2024 Agile Trendleri
Bir çoğumuz için yeni yıl yeni heyecanlar, yeni hedefler, yeni başlangıçlar ile geldi. Benim için de benzer isteklerle gelen yeni yıl, İnfluenza A olmamızla biraz tadımızın kaçmasına neden oldu. O nedenle genellikle yılın ilk haftası tamamlanmadan yayınladığım 2024 yılındaki Agile trendleri yazısı ancak ikinci haftaya kaldı. Geçtiğimiz yıl benzer bir yazı ile Agile dünyasının Nostradamus’u olma yolundaki ilk adımımı atmıştım. Bu yıl yeniden karşınızdayım.
Bu yılın trendleri geçtiğimiz yıl ile benzerlikler gösterdiği gibi, farklılaşan noktalar da var. 2024 yılında geçtiğimiz yıldan farklı olarak belirsizliklerin daha da derinleştiği bir yıl bizi bekliyor. 2024 ayrıca pandemi etkisinden arındırılmış ilk yıl olarak kayıtlara geçecek gibi görünüyor.
Haydi gelin bu yılın trendlerine birlikte bakalım:
Trend 1: Yapay Zeka ve Agile
Günümüzde sanıyorum yapay zeka demeyenin dışlandığı bir ortam söz konusu. :) Chat GPT ile başlayan popülerlik dalgası ve yaratılan değer ile birlikte yapay zeka teknolojileri 2024 yılına da damgasını vuracak gibi görünüyor. Yapay zekanın etkisi tıpkı internetin icadına benzer bir potansiyel taşıyor. İnterneti iletişim altyapısı olarak kullanmamız iletişim maliyetini sıfırlamıştı. Yapay zeka da benzer şekilde bilişselliğin maliyetini sıfırlayacak gibi görünüyor. Harvard profesörü Karim R. Lakhani’nin söylediği “AI Won’t Replace Humans — But Humans With AI Will Replace Humans Without AI” şeklindeki çarpıcı cümle yapay zeka kullanmayanların eleneceğini ortaya koyuyor. Dolayısıyla buradan 2 sonuç çıkarıyorum:
- Hem yapay zeka teknolojilerini kullanarak süreçlerin otomasyonunu sağlamak ve kolaylaştırmak
- Hem de yapay zeka bazlı araçlar üretmek
sanki bu yılın ana konuları olacak. Bu konuya odaklı girişimimiz Onabu’yu da incelemenizi tavsiye ederim.
Trend 2: Organizasyonel Dönüşümlerin Olgunluğu
Geçen yıldan devam eden ve bu yıl daha da odakta olacak bir trend. Ekonomik politikaların sıkılaştırıldığı, paraya erişim maliyetinin arttığı ve bütçelerin daraldığı bir ortamda şirketler, organizasyonel dönüşüme yaptıkları yatırımın geri dönüşüne odaklanacaklar. Sonraki adımlarını buradan çıkacak sonuca göre atarak kısıtlı kaynaklarını doğru şekilde harcamak isteyecekler. Bunu sağlayacak çözümler (çeviklik değerlendirme ürünleri) bu nedenle daha ön planda olacak. Burada ise sadece subjektif anketler ve organizasyonun gösterdiği kanıtlara odaklanarak sonuçlar üreten ürünlerin yerini, saha ve uygulama gözlemleri ile birleştirerek holistik bir bakış açısı ile pratik uygulanabilecek somut aksiyon önerileri üretebilen ürünler alacak. Bu trendi uzun zamandır takip ederek ortaya koyduğumuz Enterprise Agility Index ürünümüzü incelemenizi de tavsiye ediyorum.
Tabi burada kültür konusunu da özellikle belirtmek gerek. Bildiklerini unutup sürekli öğrenen bir organizasyon olabilmenin birincil koşulu buna uygun bir kültürel iklim olmasıdır. Bu nedenle Psychological Safety kavramının da organizasyonel dönüşüm olgunluğunun önemli bir parçası olacağını değerlendiriyorum.
Trend 3: Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilirlik konsepti şirketlerin ajandasına son birkaç senede girmiş gibi görünse de aslında başlangıcı ve şirketlerin ajandasına girme yılı 1983 olarak kayıtlara geçmiştir. Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (Eski Norveç başbakanı Gro Harlem Brundtland’ın komisyon başkanı olması nedeniyle, Brundtland Komisyonu olarak da bilinir.) bu yıl çalışmalarına başlamış ve “İnsan çevresinin ve doğal kaynakların giderek artan bir şekilde bozulması ve bu bozulmanın ekonomik ve sosyal kalkınma üzerindeki sonuçları” konusunda artan endişe ile birlikte “Sürdürülebilir Kalkınma” fikrini ortaya atmıştır.* Bunca yıldır konuşulan bir konunun bugün daha fazla trend olması açıkçası biraz üzücü olsa da bir yerden başlamak gerektiğini düşünüyorum.
Şirketler de sürdürülebilirlik odaklarını gün geçtikçe artırıyor. Bu yılın en ön planda olan yıllardan birisi olacağına kesin gözüyle bakıyorum. Ancak şirketler bu konuda ne yapacaklarını bilmelerine karşın, mevcut ekonomik ve yetkinlik kısıtları içerisinde buradaki inisiyatifleri nasıl hayata geçireceklerini bilmiyorlar. İşte bu yıl farklı olarak Agile bakış açısı ve çevik çalışma şekilleri (MVP, OKR, Iterative Incremental Delivery yöntemleri, QBRs, Lean Portfolio Planning vb.) sürdürülebilirlik alanında önümüze daha çok çıkacak. Böylece şirketler bu konudaki aksiyonlarını daha hızlı hayata geçirebilecekler.
Trend 4: Eğitim ve Gelişim (Yetenek savaşları, işten çıkarmalar vb. ile oluşan yetenek boşlukları)
WEF’in (World Economic Forum) Future of Jobs 2023 raporuna göre önümüzdeki 5 yıl içerisinde 83 milyon işin yok olacağı, yerine yeni 69 milyon yeni işin ortaya çıkacağı öngörülüyor. Aynı araştırma bize özellikle çeviklik yetkinliğinin (resilience, flexibility and agility)** de yine en ihtiyaç duyulan yetkinlikler arasında ilk üç içerisinde olacağını gösteriyor. Dolayısıyla şirketlerin yaşadığı
- İşten çıkarmalar ile maliyet optimizasyonu yapma ve yetkinlik yoğunluğunun azalması
- Mevcut yetkinlik kapasitesi ile inovasyona değil, iş devamlılığını sağlamaya odaklanma
- Yetkin insan gücünü elde tutabilme konusunda yaşanan zorluklar
nedeniyle, şirketlerin yetkinlik gelişimine “çalışırken eğitim (on the job training)” stratejisi ile odaklanacağını ön görünüyorum. Bu kapsamda online ve kendi hızında öğrenme, otomasyona alınmış öğrenme, mikro öğrenme gibi kavramların çok daha fazla işimizin parçası olacağını düşünüyorum.
Trend 5: Agile Coaching’den Business Coaching’e Evrim
Bu yıl Agile Coach’ların da kendi sağladıkları değeri düşünmeleri gereken bir yıl olacak. Yapay zeka ve otomasyon ile birlikte Agile Coach’ların verdiği hizmetin artık değerinin azaldığı bir dönem başladı. Biz Agile Coach’lar olarak içinde bulunduğumuz organizasyonlara ne kadar değer katıyoruz? Kattığımız bu değer ne kadar kalıcı oluyor? Şirketler Agile Coach’lar hakkında ne düşünüyor? İşte bu soruları düşünmeye başlamanın zamanı geldi de geçiyor. Yıllar öncesinde farkındalık yaşadığım bir konuydu bu durum. Bir takıma ne kadar süre Scrum anlatabilirsiniz, 8 Sprint, 10 Sprint, 16 Sprint? Bu yaşadığım durumda 4. Sprint sonunda takım mekanik Scrum’ı çok iyi uygular duruma gelmişti. Bundan sonra benim katabileceğim bir değer var mı diye düşünürken, bu takımın çalıştığı iş alanını öğrenmem gerektiğinin farkına varmıştım. Çünkü ancak o zaman bu takımın iş yapış şekillerine Scrum’ın daha fazla katkı yapabileceğini anlaşmıştım. Bunun literatürde bir adı var mı bilmiyorum ancak ben buna “Business Coaching” diyorum. İşte benim yıllar önce yaşadığım bu farkındalığın yapay zeka ve otomasyonun da getirdiği ivme ile günümüzde artık zorunluluk olacağını düşünüyorum. Agile Coach’lar kendilerine yeni yetkinlikler kazandırmak zorunda kalacaklar. Ancak böylece kendi katma değerimizi arttırabilir olacağız.
Yaptığım tahminler bakalım ne kadar gerçekleşecek? Bazılarılarının veriye dayalı olması beni umutlandırıyor. Bakalım 2024 bize neler getirecek? Herkese sağlıklı, mutlu ve çevik bir 2024 yılı diliyorum.
Kaynaklar:
*Kaynak1: Economist - https://www.economist.com/news/2009/09/01/sustainability
**Kaynak2: WEF Future of Jobs Report 2023 - https://www.weforum.org/publications/the-future-of-jobs-report-2023/
Yorumlar