Agile Koç Gözü ile Online vs. Fiziksel Dönem
Altay Spor Kulübü ile, 71 yaşında, süperliği kendinden menkul futbol ligimize geri dönen Mustafa Denizli hocamın meşhur repliği “Maçı kafamda oynattım.” Ben de pandemi dönemi “Online Agile Koçluğu” ile pandemi öncesi “Fiziksel Agile Koçluğu” maçını oynattım kafamda. Skoru en sonda söyleyeceğim ama spolier verebilirim. Biraz bizim halı saha maçlarına benzedi. 10. dakikadan itibaren başlayan yorgunluk etkisi ile kimsenin defansa dön(e)memesi sonucu bol gollü bir mücadele.
Öncelikle belirteyim online (veya hibrit) çalışmaktan memnunum. Çünkü İstanbul trafiğinde her gün (sabah ve akşam) ortalama 3 saat yolda kaybetmiyorum. 22 iş gününden hesaplarsak 66 saat, yani yaklaşık 3 gün ediyor ayda. Her ay, 3 gün fazla zaman ayırabiliyorum kendime ve aileme. Fakat görev Agile Koçluk olunca her şey o kadar da toz pembe değil. Artıları olduğu kadar eksileri de var “online’ın”. Ama hangisi ağır basıyor? O zaman formalar, atkılar tamamsa haydi maça! “Çocuk var beyler, yüklenmeyelim turnikelere!”.
Agile Koç olarak takımlarınıza vermeniz gereken 4 ana hizmet başlığı var. Öğreticilik, Mentörlük, Koçluk ve Fasilitasyon. Dördünü de hakkıyla yapabilmek için, takıma ve takım üyelerine zaman ayırabilmeniz gerekir. Takım üyeleri size ulaşabiliyor olmalı. Gerektiğinde 1’e 1’ler yapabilmelisiniz. Fiziksel dönemde, özellikle benim gibi birden fazla şirkete danışmanlık veren koçlar için bu pek mümkün değildi. Eğer o gün bir şirkete gittiyseniz diğer şirketlerde olan takımlarınıza zaman ayıramıyordunuz. Hatta bir iç koç olsanız dahi, farklı lokasyonlarda olan takımlarınız da olabiliyor. Online dönemde ise artık “Beyaz yaka” için ışınlanma bulundu! Bir takım ile etkinliğiniz sonlandığında diğer takım ile buluşmak saniyelerin işi. Bu sayede istediğiniz an, takımla bir araya gelebiliyor, takım üyeleri ile 1’e 1 görüşmeler yapabiliyorsunuz. Bu yüzden; Online 1, Fiziksel 0.
Bir Agile Koç, takım üyelerine çoğu zaman psikolojik destek de sağlıyor. Özellikle aranızda “güven ortamını” oluşturabildiyseniz. Takım içi sıkıntıları, şirket ile sorunlarını, hakkının yendiğini ve istifanın eşiğine geldiğini sizinle paylaşabiliyor çalışanlar. Bir nevi “Ağlama Duvarı” oluyorsunuz. Hem bu onların rahatlamasına ve zaman zaman sizden aldıkları tavsiyeler ile çözüm üretebilmelerine, hem de sizin engelleri anlamanıza ve bu engelleri aşacak yollar bularak takımlara destek olabilmenize olanak sağlıyor. Fiziksel dönemde hem zaman hem de buna uygun mekân bulmak zor olabiliyordu. Bir toplantı odasına birisi ile girseniz hemen diğerleri “Ne oluyor orda?” diyebiliyordu. Online ile gizlilik ve bunun getirdiği rahatlık daha fazla. Ve skor 2-0.
Agile Koçlukta gözlemlenebilen sorunlardan birisi de “Etkinlikten etkinliğe giden Agile Koç” olma durumu. Takımın sadece ritüellerinde bulunup (oralarda çok etkin olunsa bile), takımı gerçekten destekleyebilmek bence mümkün değil. Takımın normal bir iş gününde neler yaşadığını ve karşılaştıkları zorlukları gözlemlemek gerektiğini düşünüyorum. Çalışırken karar alma süreçlerinde neler yaşıyorlar, paydaşları ile iletişimleri nasıl, beklenmedik bir durumda planlarını nasıl değiştiriyorlar bilmek ve gerektiğinde bu konularda da fasilitasyon desteği vermek gerekir. Fiziksel dönemde ritüeller dışında takımlarla bir arada olacak zamanı bulmak zordu. Ayrıca birçok takım bir arada bile oturmayabiliyor, kendi kübiklerinde işlerini yapıp, maillerle iletişim kuruyor ve sadece bir toplantı olduğunda bir araya gelebiliyordu. Online dönemde ise “birlikte çalışma saatleri” oluşturup, herkesin kullanılan elektronik iletişim ortamı üzerinden bir araya gelmesini sağlayabiliyor ve bu esnada çalışmaları sırasında nasıl iletişim kurduklarını, neler yaşadıklarını ve varsa sorunlarını kolayca görebiliyorsunuz.Vurdu gol oldu, 3-0.
Yukarıdaki 2. paragrafta “güven ortamını” oluşturabilmekten bahsetmiştim. Agile Koç olarak takımınıza etkin katkı sağlayabilmek için aranızda güven ilişkisi olması gerekiyor. Size karşı açık ve “savunma ihtiyacı” hissetmeden konuşabiliyor olmalılar. Bu ortamı sağlamak için çoğu zaman informal bir iletişiminizin olması gerekiyor. Zaman zaman “geyik” yapmak, birlikte kahve içmek, birbiriniz ile hobilerinizi, ilgi alanlarınızı paylaşmak. Aslında birbirinizi insan olarak tanıyabilmekten bahsediyorum. Online ortamda bu informal iletişimi sağlamak zor. Her bir araya geliş, bir iş/amaç için organize edilmiş toplantı ile mümkün oluyor. Toplantının bir amacı olduğunda da, bu “geyik” ortamını oluşturamıyorsunuz. Sorunu gidermek için, bazı toplantılara eğlence katmak veya “happy hourlar” koymak mümkün fakat fizikseldeki “hadi bir kahve içelim” veya “Sigaraya giderken beni de çağır.” gibi olmuyor maalesef. Fiziksel dönem, kötü gidişe dur diyor, 3-1.
Bir Agile Koç’un takıma fasilitasyon desteğini verme görevi olduğundan bahsetmiştim. Bu fasilitasyon sadece, toplantının ajandası içinde ve zaman sınırına uygun yapılmasını sağlamak değil. ”Odayı okumak” dediğimiz, bir şey konuşulurken, konuşmaya katılmayan diğerleri o an ne yapıyor, ne tepki veriyor, mimikler ne söylüyor onu da görebilmek ve buna göre hareket edebilmek gerekiyor. Online ortamda ise çoğu zaman katılımcıların kameraları kapalı oluyor. Yüzleri, mimikleri ve tepkileri göremiyorsunuz. Kameraları açtırmak da her zaman mümkün değil. Ülkemizin internet hızı malum. Karadağ’da bir otelde 120 mps. hız alabilirken, Türkiye’de evinizde 35 mps.’yi bulabiliyorsanız şükrediyorsunuz. Bu sebeple kameralar açılmadığında çok da söyleyecek sözünüz olamıyor maalesef. Fiziksel dönem maça ağırlığını koymaya başladı, 3-2.
Bir Agile koçun destek verdiği takıma karşı görevlerinin yanı sıra, organizasyona karşı da görevleri var. Kurumdaki diğer kişilerin de Agile dönüşümü öğrenmesini, takım ile ilişkilerinde hangi davranışlarının takımı desteklediğini, hangi davranışlarının ise engel teşkil ettiğini anlamasını sağlamanız gerekiyor. Aynı zamanda kurum içi “değişim ajanı” rolünüz var. Bu sebeple her fırsatta takım paydaşları, yöneticiler ve organizasyonun diğer rolleri ile bir araya gelmeli ve onlara geri bildirimlerde ve yönlendirmelerde bulunmalısınız. Paydaşların da yaşadığı zorlukları ve takımlardan beklentilerini anlamalısınız. Fiziksel dönemde koridorda yürürken veya herhangi bir ortamda karşılaştığınızda bu iletişimi kurabilmek mümkündü. Hatta siz masanızda otururken herhangi biri yanınıza gelip “Ya hazır seni görmüşken, şu konu vardı…” diyebiliyordu. Online da ise gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor. Müthiş geri dönüş, 3-3.
Agile Koçlukta geri bildirimin önemi çok büyük. Alıp, verebilmek. Geri bildirim almanın ve vermenin iki ana yöntemi oluyor. Planlı, önceden hazırlanılarak ve anlaşarak yapılan bir seans ile veya spontan, o anın akışında ve yapılan sohbetin içinde, “doğal” bir şekilde. Planlı ve önceden hazırlanılarak yapılan geri bildirim seanslarını çok seviyorum ve tercih ediyorum fakat spontan ve “doğal” verilen geri bildirimlerin de bazen gerektiğini düşünüyorum. Bazı kişiler bu yolla verilen geri bildirimleri çok daha rahat alabiliyor veya planlı bir şekilde size geri bildirim vermekten çekinirken akışta dökülebiliyor. Online dönemde hadi konuşalım demek için online toplantıyı organize etmelisiniz. “Niçin yapıyoruz bunu şimdi?” denmesi/düşünülmesi bile o “doğallığı” bozuyor bence. Son dakikada sahalarımızda ender görülen güzellikte bir gol, 3-4.
Skor 3-0’dan 4-3’e geldi. Maalesef bir Galatasaraylı olarak hiç de hatırlamak istemediğim 1989 Türkiye Kupası Galatasaray-Fenerbahçe maçını çağrıştıran bir sonuç oldu. Neyse…Bizim de UEFA Kupamız var.
Yorumlar