“Agile” öldü mü? Issız ajun kaldı mu?
“Doğayla uyumlu olmayan şeyler hayatta kalamaz.” cümlesini çok severim ve çok da kullanırım. Hatta karar vermede bazen pusula olarak da değerlendiririm. Bu konuda en büyük örneklerimden biri de ideolojilerle ilgili olandır. Bugün dünyada komünizm ya da sosyalizm, yaşamakta ne kadar zorlanıyorsa, vahşi kapitalizm de o ölçüde durmadan yoluna devam ediyor maalesef. (Doğada da komün yaşam var dediğinizi duyar gibiyim ama, oranı?) Kapitalizmin önündeki vahşi ifadesinin bile vahşi doğadan geldiğini düşünüyorum. Yani o derece doğayla uyumlu!
Sevdiğim bu cümle, “Reinventing Organizations” kitabını okurken tekrar aklıma geldi. Frederic Laloux tarafından yazılan bu kitap geçmişten günümüze yönetim anlayışının nasıl değiştiğini ve gelecekte yeni yönetim anlayışının nasıl şekilleneceğini anlatan çok güzel bir kitap. Dünyada önemli de bir etki bırakmış. Kitapta gelecekten esintiler içeren bugünün başarılı organizasyonlarının örnekleri de var. Özetle kitap, geçmişin kurumlara bir makine gibi yaklaşan ve çalışanları da bu makinanın dişlileri gibi gören yönetim anlayışından, kurumlara yaşayan bir sistem metaforuyla bakan bir anlayışa geçileceğini öngörüyor. İşte bu noktada “Doğayla uyumlu olmayan hiçbir şey hayatta kalamaz” cümlesi yeniden aklıma geldi. Kurumlar da doğada yaşayan organizmalar gibi olursa, hayatta kalmayı başarırlar.
Bu durumda, yıllar ya da yüzyıllar içerisinde oluşmuş olsalar ve belirli bir dönem iş görseler de günümüzün yönetim yaklaşımları da eğer doğayla uyum içinde olmazlarsa yavaş yavaş yok olacaklar. Yerini, yaşayan, yaşayabilmek için devamlı uyumu arayan ve buna göre değişebilmeyi göze alan yönetim şekilleri ve bunları uygulayan organizasyonlar alacak. Bahsettiğimiz organizasyonların en temel, doğal varlığı da insan olduğuna göre, insan odaklı olmayan kurumların ve insanın doğasına uygun olmayan yönetim şekillerinin de zaman içerisinde yok olacağını öngörmek çok da yanlış olmaz.
“Reinventing Organizations” kitabını okurken ve doğayla uyum konusunda bu düşünceler arasında akıştayken aklıma bu aralar Agile dünyasında ara ara karşımıza çıkan “Agile ölüyor mu?” sorusu, hatta sorudan öte, “Agile artık öldü.” şeklindeki iddialar geldi. Ben de yeri gelmişken bu konuyu da değerlendirmek ve kendimce cevaplamak istedim.
Öncelikle kendi karar verme mekanizmamdaki pusulam olan cümlemle durumu değerlendirdim. Agile doğayla uyumlu mu? Bana göre kesinlikle evet. “Agile” kelimesi, dönüşümün, uyum sağlamanın, değişen şartlara göre şekil almanın tam olarak kelime anlamı. Dolayısıyla somut bir şey değil, bir felsefe. Belki SCRUM ölür, KANBAN ölür, başka çerçeveler ölür ama bu çerçevelerin çıkışını sağlayan felsefe asla ölmez. Hatta yeni çerçevelerin çıkmasına vesile olur. Çünkü doğanın en temel kanununu ifade ediyor: Adapte olabilmeyi.
İkinci olarak okuduğum kitaba göre bir değerlendirme yapmak istedim. Kitaba göre henüz yeni yeni şekillenen ve “Teal” renk koduyla ifade edilen geleceğin yönetim anlayışı ve organizasyonlarının alametifarikası, “Self-management (Öz-yönetim)”, “Wholeness (Bütünlük)” ve “Evolutionary purpose (Evrimsel amaç)” kavramları olarak veriliyor. Bunları biraz açmak gerekirse;
“Self Management”, hiyerarşik ve merkezi bir otoriteyle yönetilen yapılar yerine daha küçük birimler halinde ve otoritenin dağıtılacağı bir organizasyonu,
“Wholeness”, insanın iş yaşamında profesyonel kimliğine dayalı maskesiyle bulunmasından ziyade gerçekte tüm benliğiyle kim olduğu şeklinde bulunmasını
“Evolutionary purpose”, kurumları yaşayan bir varlık gibi algılayarak, geleceği kontrol etmeye çalışmaktansa, içindeki insanları dinleyerek, kurumun nereye gideceğinin nereye gitmek istediğine bağlı olarak doğal akışında tayin edilmesini ifade ediyor.
Kitaba göre bunlar geleceğin organizasyonlarının göstergesi. Bunlara bakınca sizce de “Agile” ile çok uyumlu gelmiyor mu?
“Agile”da otonom takımlar ve otonom kontrolden bahsediyoruz. Hiyerarşik yapıdan çok sade takım yapıları ve sorumlukları belli rollerden bahsediyoruz.
Şeffaflık ve açık bir şekilde kendi düşüncelerimizi ifade edebileceğimiz pratikler anlatarak insanları doğal olmaya, kendimiz gibi davranmaya motive ediyoruz.
Takımları, kendileriyle ilgili neyi iyi yapıp neyi yapamadıklarını sürekli tartışmaya yönlendirerek, kendi gidişatlarını değiştirmek yönünde teşvik ediyoruz.
Tüm bunlar geleceğin yönetim anlayışının temel sütunları gibi gösterilen prensiplerle birebir uyuşmuyor mu?
Öyleyse sizce Agile ölmüş mü? Yoksa Agile Çağı yeni mi başlıyor?
Yorumlar