Aralıksız Arayış
Çevik kültürü okumaya ve deneyimlemeye merakım arttıkça, kitaplardan ve/veya filmlerden aldığım mesajları da o kadar çok Çevik ile ilişkilendirir oldum. Tabii ki bunda algıda seçiciliğin etkisi de yadsınamaz.
Yıllar önce, Japonların Uzun ve Mutlu Bir Yaşamın Sırrı olan Ikigai'yi okuduğumu ve Çevik ile odak, akış vb. gibi kilit noktalarının benzerliğine nasıl hayret ettiğimi hatırlıyorum.
Bu sefer ise konu bir roman… Ama bu farklı… Çevik'e ilgi duyduğumdan beri çeşitli romanlar okumuşumdur. Ama şu ana kadar hiçbiri beni bu kadar etkilememişti. Elbette bu kadar etkilenmemin nedeni, romanın beni kendimle ilgili yaptığım yansıtmalarla baş başa bırakması da olabilir. Diğer yandan benim ruh halime, bugünlerde uğraştığım kişisel zorluklara bağlı olabilir… vb. Ama yine de, sizinle paylaşmayı denemek istedim…
— Martin Eden romanını okumadıysanız, bazı sürprizleri açık ediyor olabilir. –
Martin Eden; sürekli iyileşme kültürünü, hızlı hata yapma / hatadan öğrenme kültürünü, artırımlı üretim yapmayı kusursuz bir şekilde harmanlayan, kişisel gelişim yolculuğunu kaleme alan, son zamanlarda okuduğum en ilham verici romanlardan biri.
Martin Eden, eğitim alma şansı olmayan fakir bir denizcidir. Bir keresinde, daha yüksek bir sosyal sınıftan olan Arthur'u bir kavgada savunur. Arthur, Martin'i minnettarlık göstermek amacıyla yemeğe davet eder. Bu fırsat, Martin'in hayatında yeni bir pencere açar. İlk kez burjuva sınıfından insanlarla aynı sofrayı paylaşır, üstelik onların evlerinde. Akşam yemeği sırasında Arthur'un kız kardeşi Ruth ile tanışır ve çok etkilenir. Farklı sınıflara ait olduklarını bilir. Ancak Martin, Ürün Hedefi olarak Ruth'a layık biri haline gelmeyi aklına koyar. Bu kutup yıldızının yardımıyla ne kadar küçük olursa olsun artırımlı bir şekilde gelişim adımlarına başlar.
Martin Eden'in aralıksız artan çabalarından etkilendim ve bir kez daha, amaçlı yaşamın gücüne, net bir amacın (Ürün Hedefi) ne tür mükafatlar doğurabileceğine daha çok inandım. Örnek olarak, Ruth ile aralarındaki sınıf farkından kaynaklı boşluğu kapatmak için yaşam tarzını, mevcut yeteneklerini incelemesi ve uyarlaması gösterilebilir:
- Daha önce hiç ama hiç diş fırçası kullanmadığını fark etti ve ertesi gün bir tane alıp kullanmaya karar verdi…
- Uygun davranış biçiminden yoksun olduğunun farkındaydı, bir kütüphaneye gitti ve görgü kuralları hakkında okumaya başladı.
- Eğitimi yoktu ve uyumayı zaman kaybı olarak görüp uyuduğu saatleri kısıtlayarak okullardan daha hızlı bir şekilde kendini yetiştirmeye karar verdi.
- Ürün Hedefini esas alıp kendini eğitme çabalarına paralel olarak yazar olmak için kendini yetiştirmeye başladı. Kimse ona inanmasa da o kendine inanıyordu. Sahtekarlık sendromu olmadan, başarısızlık korkusu olmadan, istikrarlı bir şekilde hikayeler yazmaya ve bunları dergilere, gazetelere göndermeye çalıştı. Hikayeleri, verimli geri bildirim olmaksızın reddediliyordu (şeffaflık eksikliği, başarısızlık, gözlem). Onları kız kardeşine ve Ruth'a okudu. Kız kardeşi, hikayelerin üzücü sonları olduğunu fark etti. “Hayatta yeterince üzücü olay var” dedi, “Mutlu sonları denemelisin”. Bu geri bildirimlerle Martin hikayeleri üzerinde yeniden çalıştı ve onları tekrar gönderdi (adaptasyon).
- Bir noktadan sonra, yaptığı değişikliklerden birkaçı kabul edildi. Ancak dergiler, Martin'in hikayelere bir fiyat belirtmediğini (başarısızlık, şeffaflık eksikliği, gözlem) söyleyerek para göndermiyordu. Sonraki yinelemeler için hikayelere hedeflediği fiyatı belirtmeye başladı (uyarlama).
- Birçok deneme ve geri bildirim, Martin'e olay örgüsünün akışını oluşturmaya yardımcı olabilecek form gibi bir yapı kullanarak nasıl daha hızlı bir hikaye oluşturulacağını öğretti. Gelecek hikayeleri ve makaleleri için bu yaklaşımı benimsedi.
Daha fazla uzatmayacağım. Martin Eden, sonunda tutarlı çabalarının ödülünü alarak ünlü bir yazar oldu. Bu küçük blog yazısına tabii ki kitabın tamamını yansıtamadım. Yukarıdaki konular küçük, artırımlı gelişimler gibi görünebilir. Yine de, Martin'in koşullarını göz önüne aldığımda, onun denemeler yapma arayışı beni derinden etkiliyor. Zaman zaman, Martin bu deneyimleri paltosunu, bisikletini bir tefeciye rehin vermenin getirisiyle gerçekleştirdi. Öykülerini dergilere göndermek için bütün parasını harcaması, gecelerce aç kalmasına sebep oldu, yine de pes etmedi.
Bu kitap bana hayatımda küçük istikrarlı çabalar gösterme cesareti verdi ve bu blog yazısı da onun artılarından biri olarak gelmiş olabilir. Ayrıca, küçük çabaları asla küçümsememenin altını çizerek, bu vesileyle bana geçtiğimiz günlerde değerli arkadaşım Aykut Akalın’ın hayatıma kattığı aşağıdaki görseli hatırlattı:
Sizler, hayatınızda artırımlı sürekli iyileşmeyi nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Yorumlar