Çevik Koç Anti-Paternleri
Son dönemlerde çevremizde birçok Çevik Koç tipleri görüyoruz. Bunları esprili bir şekilde ele alalım, güçlü ve zayıf yanlarını, bu durumdan çıkış önerilerini birlikte bir seri halinde inceleyelim istedim. Okuyanlar farklı tespitleri iletirlerse yorumlara birlikte geliştirmiş oluruz. Tek şart, belirlenen isimde bir espri olmalı.
Buradaki amacım biraz da Çevik Koç olarak kendimizle dalga geçebilmek. Özellikle birlikte çalıştığımız arkadaşların eğer kendilerini tanımlayan örnekler görürlerse, bunları olumsuz geri bildirimler olarak değerlendirmemesini ve gülüp geçebilmesini umuyorum.
O zaman serinin ilk anti-patern’i olan Yunan radyosu Çevik Koç tipi ile başlayalım mı?
1. Yunan Radyosu Çevik Koç:
Hiç Ege sahil yollarında arabayla giderken radyoyu açtığınız oldu mu? Genelde Yunan radyolarının sinyalleri baskın olur. Eğer kapatmaz dinlerseniz, sizin de arada hiç es vermedikleri ve biteviye konuştukları dikkatinizi çekecektir. Bazı Çevik Koçlarda da benzeri bir durum görülebiliyor. Bunu ilk sıraya koydum. Çünkü bu benim. Aşağıdaki bazılarını da zaman zaman kendimde görüyorum ama en net olan bu bence. Bu arkadaşlara herhangi bir ortamda bir soru sormaya görün veya bir konuyu tartışmaya açın, alırlar sazı ellerine. Tüm maharetlerini, bilgi ve entellektüel birikimlerini ortaya dökerler. Araya girmek istersiniz ama zor. Felsefeye de girerler. Bilader bazen de çözüm için sormuyoruz. Canımız sadece dert anlatmak ve biraz içimizi boşaltıp rahatlamak istiyor. Bir fırsat vereydin iyiydi.
(DISC profili “I (Sarı) — Influencer” : İnsan odaklı ve hızlı)
Güçlü yanları: Özellikle yeni başlayanlar, ne zaman ne soracağını, nasıl soracağını bilemeyenler için iyidir. Çok fazla bilgiyi rahatlıkla alırsınız. Bazen sormadığınızı bile. Bir de bunlar daha çok konuşabilmek ve laflarının bitmemesi için çok ve farklı konularda okurlar. Güzel örnekler verirler ve iyi hikaye anlatıcısıdırlar. O yüzden öğrenme ihtiyacınız varsa yanınızda bunlardan bulundurmak faydalıdır. Zaten iyi insanlardır aslında. Tanısanız seversiniz.
Zayıf yanları: Tahmin edebileceğiniz gibi dinlemeyi bilmezler. Olur da lafı alabilirseniz sakın uzatmayın, örneklerle renklendirmeye çalışmayın (Kendisi bunu sıkça yaptığı halde) çünkü kesin araya girer ve lafınıza bitirememe tehlikesi ile karşılaşabilirsiniz. Az dinledikleri için kendiniz iyi ifade edemediğiniz, belki de kök sebebi sizin bile tespit edemediğiniz, derin sorunlarınızı anlamaları zaman alabilir.
Reçete ne: Etkin dinleme (Susarak dinleme değil, gerçekten merakla dinleme) konusunda kendilerini geliştirmeye çalışmalılar. Artık “Koçluk” diye bir müessese var. Yöneticilere, çalışanlara, satışçılara, ürüncülere herkese “Koçluğun” temeli olan etkin dinleme ve geri bildirim kurslarını veriyorlar. Yanı sıra “Bireysel koçluk” alıp, senaslardan bir ikisinde bu konuda yardım alınabilir. Ben deniyorum. Faydasını gördüm. Bu arada bana bireysel koçluk alma şansı veren kurumuma ve gönüllü koçum Didem Altınbilek’e çok teşekkürler.
2. Monti Çevik Koç:
6,5 yaşında bir kız babası olarak (Bir de 14 yaşında oğlan var. Onu da unutmayayım, sonra kriz olmasın) “Utangaç ayı Monti” ile tanışma şerefine nail oldum. Bazı Çevik Koç’larda da Monti’den esintiler görülebiliyor bazen. Bu arkadaşlar, kankalarının dalga geçmesinden korkup kız arkadaş yapamayan liseliler benzeri davranışlar sergilerler. Destek verdikleri takımları ile güzel şeyler yaparlar ama diğerleri ile paylaşmazlar. Bu paylaşımlar için artık yalvarmanız falan gerekebilir. Yanlarında daha tecrübeli 1–2 kişi olduğu toplantılarda görüş belirtmezler. Bilmedikleri için değil, onların yanında ayıp olur, ne derler şimdi gibi düşünceleri olduğu için. Bu arkadaşların LinkedIn profillerine Çevik Koç yazmaları da bir yılı bulur.
(DISC profili “S (Yeşil) — Steadiness” : İnsan odaklı ve yavaş)
Güçlü yanları: Genellikle iş yapan becerikli koçlar olurlar. Öne çıkmadıkları, kendileri “Ben yaparım” demedikleri halde birilerinin “Gel sen Çevik Koç ol” demesi boşu boşuna değildir. Yanı sıra zaten içsel olarak gelen öne çıkmama istekleri “Servant Leadership (Hizmetkar liderlik)” kavramına çabuk adapte olmalarını sağlayabilir.
Zayıf yanları: Paylaşım bu işin olmazsa olmazı. Yaptıklarınızı, fikirlerinizi ve deneyimlerinizi paylaşmak, hem kurum içi, hem kurum dışı. Bu konuda geri kalırlar. Bir de bu çekingenlikleri yöneticilere destek verebilmelerinin ve organizasyonel seviye engellere çözüm üretebilmelerinin önüne geçebilir.
Reçete ne: Cesaret, kendine ve başkalarına güven. Neden “başkalarına” da ekledim çünkü korkulan aslında başkalarının ne diyeceği. Eğer başkalarının anlayışına, yapılmak istenenin niyetini kavrayabileceklerine güvenirseniz utanmanızı gerektirecek bir durum kalmaz. Bunlar aslında en başarılı Çevik yöntemlerden Scrum’ın değerleri. Bu değerler üzerine gerçekten, derinlemesine çalışmaları fayda sağlayabilir. Bir de MVP kafası ile ufak denemeler yapmaları işlerini kolaylaştıracaktır. Bulabiliyorlarsa çevrelerinde onları yüreklendirecek birilerini, kısa vadede işe yarayabilir. Ama uzun vadede bu konuyu kendilerinin çözmesi gerekecek. Kendini tekrar gibi olacak ama sanırım en iyisi bu konuda “Bireysel Koçluk” desteği almaları.
Bir sonraki anti-patern olan “Endemik Çevik Koç” yazısında görüşmek üzere….
3. Endemik Çevik Koç:
Yaşam alanı belirli bir bölgeyle sınırlı, yeryüzünün yalnızca belirli bölgelerinde yayılış gösteren canlı tür ya da cinslerine “endemik” deniyor. Bazı Çevik koç arkadaşlar da endemik özellikler gösterebiliyorlar. Genelde ilgilendikleri takımlarla kalırlar. Diğer Çevik koçların da bulunduğu, birlikte çalışma, fikir üretme ortamlarına getirmek zordur. Toplu aktivitelere veya diğer takımlara destek olacak çalışmalara mümkünse katılmayı tercih etmezler. Genelde “takvimleri” doludur ya da “zaten orada birileri var, ne gerek var kalabalığa” dır. Kendi habitatlarına girmeyen yöneticilere de destekleri zayıf olabilir. Onların kendilerine gelmesini veya birşekil getirilmesini sağlayacak sistemin kurulmasını talep edebilirler.
(DISC profili “C (Mavi) — Conscientiousness” : Görev odaklı ve yavaş)
Güçlü yanları: Takımlarının gelişimlerine ciddi katkı sağlarlar. Scrum değerlerinden odaklanmayı gerçekten yaratırlar. Takımlarının bir parçasıdırlar. Takımlarına alt ve orta düzey engelleri için çok kaliteli destek verirler. Yanı sıra katıldıkları etkinliklerde fark yaratan durumuna gelebilirler çünkü onlar her toplantıya katılmamıştır. Kendilerini tekrar eder pozisyondan çıkarlar. Her zaman duyulamayan “farklı ses” konumundadırlar. Fikirleri ile size sürprizler yaptıkları olur.
Zayıf yanları: Tahmin edebileceğiniz gibi kendi davranışları ile “iş birliği (collaboration) kültürünün” oluşmasını destekleyememiş olurlar. Genelde takımları toplu kararları geç duyan ve geç uygulayan olabilir. Takımlarının üst düzey sorunlarını tek başlarına çözemedikleri ve diğerleri ile iş birliği yapmadıkları için bu konular açıkta kalabilir. Ender katıldıkları etkinliklerde de daha önceden yapılanların tekrar edilmesine ve topluluğun başa sarmasına sebep olabilirler.
Reçete ne: Bu arkadaşlara yönetsel roller veya bazı işlerin liderliğini almalarını önerebilirim. Bu, ister istemez olaya bütünsel bakmalarını gerektirecek ve diğerleri ile iş birliği yapmalarını sağlayacaktır. Bence bir iki defa daha büyük problemlerle ilgilenmenin ve çözümüne liderlik edebilmenin, bu esnada diğerlerinden de birşeyler öğrenmenin zevkine varırlarsa gerisi kendiliğinden gelir.
4.Pikachu Çevik Koç:
Tüm dünyada meşhur Pokemonların en bilineni Pikachu. Oğlum küçükken baya popülerdi ülkemizde de fakat sanırım şu an aynı durum yok çünkü kızıma sordum bilmiyor. Artık çizgi filmine de rast gelmiyorum (Evet arada kızımla çizgi film izliyorum, bişey mi var J). Bazı Çevik koçların Pikachu gibi herşeye atladığını siz de gözlemlemişsinizdir. Onu da yapayım, burda da görüneyim. “Monti Çevik koçların” tam tersi. Yanlarında yeni bir fikir söylemeye çekinirsiniz. Hemen “Yapalım, harekete geçelim.” diye pırpır dolanmaya başlarlar. “Az biraz dur, hele bir düşünelim” falan derseniz de tren sizin için kaçar. Onlar çoktan sizsiz yapmış olurlar. Çevikliğin popüler olduğu günümüzde, hareketlilikleri iş tercihlerine de yansır. Hızla iş değiştirdiklerini gözlemlersiniz.
(DISC profili “D (Kırmızı) — Dominance” : Görev odaklı ve hızlı)
Güçlü yanları: Özellikle klasik/kurumsal ve hızlı hareket edemeyen organizasyonlar içinde fark yaratırlar. Birçok deneme yaptıklarından arada başarılılar da çıkar. Tam Çevik kafası aslında. Yanlarında nisbeten onlara göre daha uyuşuk olan ama aslında içten içe birşeyler yapmak isteyenlerin de kahramanlarıdırlar. Ateşi yakmak için birebir olurlar. Topluluk ve etkinliklerin de “kanberi” onlardır.
Zayıf yanları: Liderlik evet ama hizmetkar liderlik tam olarak bu değil abicim. Diğerlerinin önüne geçtikleri, başkalarının inisiyatif almalarını engelleme gibi bir yan etki yaratırlar. Hızlı hareket etme istekleri kaliteyi düşürebilir. Çabuk sıkılıp başka konuya geçme ve düzenli devam ettirememe problemleri görülebilir.
Reçete ne: Sufilik, “bencillikten” ve “bencilik”ten arınmak J. Şaka bi yana daha tecrübeli kişiler ile ikili takım olmaları işe yarayabilir. Takımları ve destek oldukları SM’ler için sık aralıklarla kontrol edilen gelişim hedefleri konulması da, asıl görevlerinin başkalarını geliştirmek ve desteklemek olduğunu kendilerine hatırlatacağı için bu konuya yeterince odaklanamama tehlikesinin önüne geçebilir.
5. 21 Sayfalık Çevik Koç:
Türkçe Scrum kılavuzu kapağı, indeksi, tarihçesi ve sözlüğü de dahil 21 sayfa (buradan ulaşabilirsiniz). İngilizcesi ise daha da kısa. Çevik koçların bazılarının neredeyse tüm bilgisi bu 21 sayfadan ibaret izlenimine kapılabilirsiniz (Bunu bile okumamış olanını gördüm, ciddiyim!). Varsa okudukları az sayıda kitap da Scrum üzerine. Farklı uygulama ve teknikler üzerine yazılan kitapları okumadıklarını, blog takip etmediklerini, kültürel dönüşüm, teknik araçlar ve kavramlar, DevOps, ürün bilgisi ve takım kimliği üzerine yeterli bilgi sahibi olmadıklarını kısa bir konuşma sonunda anlayabilirsiniz. Genelde uzun süre Proje yönetimi geçmişleri olup, eğilim buraya kayıyor diye Çevik koçluğa geçenlerde görülür.
Güçlü yanları: Kurum olarak bu işe yatırım yapma şansınız yok ama bir an önce bir şeyler denemek istiyorsanız, aradığınız adamlar bunlardır. Hızlıca size “Çevik” yaptırabilirler. Eğer proje yönetimi geçmişleri varsa paydaş yönetimi ve iletişim konularındaki bilgileri bir süre idare edilmesini sağlar.
Zayıf yanları: “Çevik” yaptırabilirler ama “Çevik” olduramazlar. Durumlar biraz karıştığında, ihtiyaçlar çetrefilleştiğinde ellerindeki sınırlı cephanenin yetmediğini görürsünüz. “Elinde çekiç olan her gördüğünü çivi sanır.” atasözünün hakkını verirler. Her duruma tek çözüm gibi uzaktan gayet de çekici gelen söylemleri vardır. Fakat kısa sürede “yardım istenecek kişi” olmadıklarını çevre anlayacaktır.
Reçete ne: İlk emir, “Oku”. Benim bildiğim başka bir yolu yok bu işin. Gönül isterdi tabi Matrix’deki gibi doğrudan beyne bilgiler yüklensin, ama biraz daha var o günlere. Yanı sıra zaman da bu durumun idare edilemez olduğunu anlamalarını sağlayacaktır.
6. İlber bey Çevik Koç:
İlber Ortaylı beye büyük saygım var. Alanında çok bilgili olmasının yanı sıra entellektüel de bir insan. Tanışma ve kısa da olsa sohbet etme şansım oldu. Bizlere “cahil” derken de çoğu zaman haklı olduğunu düşünüyorum. Ve fakat ülkeye bir İlber bey yeterli, fazlasına ne hacet. Bir Çevik koça hele hiç yakışmıyor “ben oldum” havaları. Ortamın bu hissiyata kapılmaya müsait olduğunu kabul ediyorum. Konu popüler, herkes bilen birilerini yana yakıla arıyor ve sen diğerlerinden daha çok bildiğin için bir yıldızının parlaması durumu söz konusu. Fakat “sürekli iyileşme hedefi” sadece ortaya konan ürün veya destek verilen takım için geçerli değil, aynı zamanda senin için de gerekli…
Güçlü yanları: Eğer komple içi boş bir özgüven yoksa ortada yüksek bilgi seviyeleri çevrelerindeki herkes için kazançtır. Güvenli duruşları destek verdikleri takımlara cesaret aşılar, insanlara iham kaynağı olurlar.
Zayıf yanları: Varlıkları diğerlerinin çekinmesine ve topa girmemesine sebep olabilir. Yukarıda bahsettiğim “Monti” durumu gibi. Bir de aslında yeterince bilgi ve tecrübe sahibi olmadıkları bir durumla karşılaştıklarında iki seçenek oluşur ve ikisi de birbirinden tehlikelidir. Ya bilmediklerini kabul/itiraf etmez ve çevresindekileri yanlış yola sevkederler, ya da kabul ederler ama bu herkes de yolun sonu ve çaresizlik hissiyatı yaratırlar. Çünkü hazretleri bile bir şey diyememiştir bu konuda.
Reçete ne: İtiraf edeyim bende bir reçete yok bu arkadaşlar için. Allahlarından bulsunlar. Sen kimsin kardeşim? 3–5 kitap okudun diye başımıza… İndir o ayağı, düzgün otur karşımda.
Yorumlar