Off The Grid Agile Takımlar
Off The Grid Agile Takımlar yazısı; “olmaz öyle şey”, “bizim şirkette imkansız”, “gerçekçi değil”, “nasıl olacak?” gibi düşünceleri aklınıza getiriyorsa, amacına ulaşmıştır. Zira dün de Agile içerisindeki bir çok konsepte aynı şekilde yaklaşıyorduk.
Agile takımların yetkilendirilmiş olmasının sağlayacağı faydaları birçok kaynaktan duymuşsunuzdur. Yetkilendirilmiş takım denildiğinde, takımın görevlerini kendi kendini yönetmesinden takıma yeni birini almaya, performansını ölçmekten kendi liderlerini seçmeye kadar geniş bir spektrumda herkes farklı bir şey anlayabilip anlatabiliyor. Otonominin sadece verilen değil güven sağlanarak kazanılan bir özellik olduğunu söylemeden geçmeyelim. Ve takımlarda yetki genişlemesinin takım olgunluğu ile ilişkili olduğunu da unutmayalım. Liderin görevi ise, takımlara zamanla daha çok yetki vermek değil, takımları olgunlaştırmak ve yetkinliklerini artırarak yeni yetkiler kazanmalarını sağlamak. Yani durum biraz da çok emek gerektiren bir konu olan çocuk yetiştirmeye benziyor; nasıl ki ebeveynler çocuklarını yetişkin hale getirmek ve yetki vermek için ortam sağlayan, engel ortadan kaldıran ve gerektiğinde müdahale eden oluyorsa, takımların olgunlaşmasında da benzer rolü liderlerin üstlenmesi gerekiyor. Aksi liderliğin olduğu takımları olgunlaştırmakta, takımdaki insanları da yetişkin iletişiminde tutmakta zorlanıyoruz. Dahası, şirketler bazen kızgın öğretmenler ve çocuklardan oluşan, psikolojik şiddetin kol gezdiği orta öğretim okullarına benzeyebiliyor. (Eric Berne, Transaksiyonel analiz, ebeveyn-çocuk transaksiyonu) Tabii böyle organizasyonların değişim karşısında esneklikleri de oldukça düşük oluyor. Yani, otonomi neydi…
Emekti, çabaydı ve sevgiydi desek pek de yanlış olmaz…
Off the Grid yaşamı duymuşsunuzdur. Şehir şebekesine bağlı olmadan yaşam ve pandemi ile de oldukça popüler hale geliyor… Elektriğini, suyunu, kanalizasyonunu topluma bağlı olmadan sürdürebiliyorsun. Bir çeşit devletten alınmış yetkilendirme gibi, seviye seviye gidebileceğin bir konu. Tabii en temeli elektrik gibi görünen de bir konu. Bir anlamda Grid sayesinde Grid içerisinden çıkıp kendine yarattığın otonom alan da diyebiliriz. (Ev inşaatı, bütçe, araç gereçler Grid’den temin ediliyor)
Birçok organizasyonun yetkilendirilmiş, otonom takım diye bahsettikleri konuyu biraz daha netleştirmek adına Off the Grid Agile Team konseptinin yararlı olacağını düşünüyorum. Bu konu daha önce defalarca garaj, start-up, Agile Takım vb. konseptlerle anlatmaya çalıştığımız bir konudan çok da farklı değil. Adı biraz değişik ve bana göre en can alıcı kısmı, takıma bütçe verilmesi; buyrun size 2 Milyon yatırım bütçesi, amacınız X. Maaşınız, kullanacağınız araçlar, gereçler, lisanlarlarınız, primleriniz vb giderlerinizi buradan karşılayın. Off the Grid olun. Evi yapalım, sonrasını siz getirebilin, ihtiyaç olunan yerde biz destekleyelim. Burada Grid şirketin geri kalanı. Günün sonunda ne getirdiniz, bakalım ve bu da radikal şeffaf olsun. Bu noktaya bir anda gidilebilmesi tabii ki kolay değil ancak bunun liderler tarafından bir amaç haline getirilmesine “iyi bir amaç” diyebiliriz.
Destek verdiğimiz neredeyse tüm şirketlerin verimlilik, bütçe ve harcama kontrolü takıntısının, takım özerkliğinin önündeki en büyük engel olduğunu gözlemledim. Ebeveyn çocuk ilişkisisinin bir türlü kopamaması da bununla ilişkili diye görünüyorum. Zaten klasik organizasyonlarda yöneticinin görevi verimlilik-bütçe için yönetim. Dolayısıyla bütçe yönetimini takım alamıyorsa, olgunlaşma da bir noktada yavaşlamış ya da durmuş diyebiliriz. Burada bütçeyi herkes yönetemez, parayı doğru yere harcayamaz, finansal okur yazarlığı herkes yapamaz vb. kalıp düşüncelerin bu konunun tartışılmasını dahi zorlaştırdığını da söylemeden edemeyeceğim. Oysa ki yaşadığımız mevcut sistemde tüm insanlar kendi hayatlarının bütçelerini yönetebilir durumdalar ve şirketin belirli sınırlar ve kurallar ile vereceği bütçeyi de bu konuda yetkinliklerinin artırılması desteği ile yönetebilirler.
Şirketlerin, özellikle de inovatif ve keşfe dayalı işler yapmak isteyenlerin, takımları yatırım bütçesi konusunda özerkleştirmelerinin çok büyük bir fark yaratacağını düşünerek Off the Grid Agile Takım dediğim şeyin ne olduğunu aşağıda açıklamaya çalıştım. Şu an sadece fikir ancak buna benzer uygulamalar yapan 3M, Lego, Buutzorg, Semco, Xerox, Haier vb. bir çok firma olduğunu biliyoruz.
Off The Grid Agile Team Nedir?
Off the Grid Agile takımlar organizasyonlarda, yeni, sektörü tamamen değiştirebilecek bir ürün üretmek, bir hipotezi sınamak ya da bir süreci iyileştirmek için kurulabilen, Agile prensiplerle çalışan takımlardır. Bkz. Agile Manifesto. Peki özellikleri nelerdir?
Bütçeli.
Bütçeleri vardır, evet. Takıma bütçe vermek ve buna maaşları da dahil ederek vermekten bahsediyorum. Yani bu takım 8 kişi ise, yönetim bu takıma 6 aylık bütçeniz 2M ve sizden bu ürün ile ilgili şöyle bir sonuç bekliyoruz diyebilir mesela. İstedikleri ürünleri, araçları alabilirler, istedikleri seyahatleri yapabilirler, yani bütçeyi sorumlu bir şekilde harcamakta özgürdürler. (Şirketin verdiği çerçeve burada kısıtları olabilir)
Özgür ve özerk.
Yani sadece özerk değil… Kararlarını kendileri verebilirler. Bu durumda bu takıma kimin alınıp, takımdan uzaklaştırılacağı da takımın seçimidir. Hangi aracı alacaklar, nasıl bir görsel kullanacaklar vb. için onay süreçlerine girmezler. Yalnız özerk olduklarından organizasyon sınırlarının net verilmiş olması gerekir. Ne yapabileceklerini değil, ne yapamayacaklarını bilmeleri gerekir. Bu zaten işin çerçevesini, anayasasını yaratmak için yeterli koşul diye düşünüyorum. Yani şirketin geri kalanı ile bir kontrat yapmaları ve buna sadık kalmaları oldukça kritik. Bu sınırlar sorgulanabilir, tartışılabilir ve değiştirilebilir de olmalıdır.
Yetkin.
Gerekli yetkinliğe sahiptirler. Bu çok klasik… hep söylediğimiz şeyden farklı değil. Burada tek ekleyeceğim konu; eğer biz çok iyiyiz ve en iyilerle çalışırız diyorsanız, bu tür takımlara konunun şirketteki değil, dünyadaki en uzmanlarını da dahil etmeye çalışın. Hazır dijital ortam… Takım da dahil edebilsin, organizasyon güvenlik politikalarına uyarak değil göz önünde bulundurarak. (Burada güvenlik politikalarına uyarak demiyorum çünkü bu politikalar en düşük standart ve bilinç seviyesine göre hazırlanıyor) Böylece bu takımlar da şirketteki insanlar için daha çekici hale gelebilir ve bu takımlarda çalışma motivasyonları artabilir.
Şeffaf.
Yapılanlar, yapılmayanlar, outcome’lar, output’lar, planlar, harcananlar vb. bilgi paydaşlara (paydaş yerine ortak demek böyle bir kurulumda bana daha doğru geliyor) karşı şeffaf olmalıdır.
FAQ
Part time – Full time?
Full time üyeler iyidir ancak mümkün değilse de gerçekten Part-time farklı bir firmada çalışır gibi normlar, rutinler belirlenmesi iyidir. Yani; Pazartesi, Çarşamba ve Cuma haftanın 3 günü bu projede/takımda çalışılması ve başka işlerin yaratabileceği verimsizliğin minimuma düşürülmesi gibi kurallar.
Performans?
Takım kendisi karar verebilir, ölçmeye dahi artık gerek yok, çünkü bütçesi çoktan verildi. Kişilere değil ancak takımlara. Tek ihtiyaç olan şey takımda geribildirim kültürünü geliştirmek.
Hangi durumlara uygundur?
Başlangıçta yenilikçi ürün/hizmetler için uygundur. Ancak konu ilerler ve şirket bunu sürdürülebilir bir hale getirebilirse, operasyonda da neden olmasın?
Proje tamamlandığında ne olacak?
Proje değil ürün/hizmet her şeyden önce ? Dolayısıyla bir yaşam döngüsü olan, üzerinde sürekli bir iyileştirme yapılabilen, yaşayan ve operasyonu olan bir konudan bahsediyoruz.
Sürecin başında takıma, mutlaka ve mutlaka, iş bittiğinde, bu alana yapılacak yatırımın büyüklüğünün ya da yatırım genel kararının değişmesi durumunda alternatiflerin neler olabileceği net bir şekilde açıklanmalıdır. Aşağıda bir örnek görebilirsiniz.
- Eğer ürün/hizmet başarılı ise, ürünü büyütmek ve devam ettirmek üzere takımla görüşülebilir.
- Ürün/hizmet emekliye ayrılacak ve takım iyi ve istekli ise, yeni bir ürün/hizmet aynı yöntemle geliştirilip başka bir hikaye yaratılabilir.
- Ürün emekliye ayrılacak ve takım dağılıyor ise hangi şartlarla geri dönüleceği başlangıçta konuşulduğundan büyük bir problem yaşanmayacaktır.
İyi de Off the Grid’e gidip gelenler kötü hissetmeyecekler mi?
Bu kaygı bana göre “eşeğin aklına karpuz kabuğu sokma” kaygısı. “Aman insanları uyandırmayalım”. Bana göre şirket ve şirket liderleri için de iyi bir “challenge” böyle girişimler. Buradaki önemli nokta konunun iletişiminin samimiyet ve açıklıkla, organizasyonda soru işaretlerini minimuma indirecek şekilde yapılmasında gizli. Yıllarını kapalı kapılar arkasında kararlar vererek ve bu kararları zorla ya da satmaya çalışarak uygulatanlar için başka bir zorluk belki de.
Bakalım burada How I Met Your Mother’ın Barney’sinin de sık sık söylediği “Challenge Accepted!” denilebiliyor mu?
Peki organizasyondaki diğer insanlar ne düşünecek?
Evet ilk aşamada riskli bulabilirler, adil bulmayabilirler, “olur mu canım öyle şey” diyebilirler. Ancak bu tür yolculuklar uzaya ilk yolculuklar gibi biraz da…. Bugün kolay gibi görsek de, 50’ler 60’larda Gagarin ya da Armstrong’un yerinde olmak isteyen çok fazla insan bulamayabilirdiniz. Ya da Avrupa’dan Amerika’ya gidip, Amerika’nın da sonuna, taa San Francisco’ya kadar giden maceracılar… O maceracı, bilinmeyenle mücadele ruhu, Silikon Vadisi’ne bugünkü şöhretini kazandırdı. Dolayısıyla biraz bilinmezlikle birlikte ilhama, motivasyona ve sihre her zaman ihtiyaç var. Bu ihtiyacı karşılayabilecek cesur çevik liderlere de…
Not: Bu yazı “olmaz öyle şey”, “bizim şirkette imkansız”, “gerçekçi değil”, “nasıl olacak?” gibi düşünceleri aklınıza getiriyorsa, amacına ulaşmıştır. Zira dün de Agile içerisindeki bir çok konsepte aynı şekilde yaklaşıyorduk.
Yorumlar