Sorumlu Liderlik
Agile’dan bahsederken mutlaka yönetimin, liderliğin altını çiziyoruz. Liderler değişmeden dönüşümün başarılı olmayacağını biliyoruz. Agile’ın yapmaktan çok olma hali olduğunu defalarca duyduk. Peki liderlerin değişmesi, eskileri unutup, kendilerinin farklı bir versiyonu olması, Agile olması ne kadar zor? Bana göre oldukça…
Büyük başarılarını
eski yöntemde edindiği tecrübe ve onurlandırdığı değerlere bağlamakta
olan herhangi bir birey için oldukça zorlu bir süreç bu. Gregor
Samsa’nın bir gecede geçirdiği dönüşüm gibi değil, bir eğitimle, bir
mentorluk ya da koçlukla olacak şey de değil. Doğru bilinenlerin
sarsılmasının gerekliliği ile başlatılması, bir süre boşluk endişesi ile
sürdürülmesi gereken bir dönüşüm. Peki nedir bu doğru diye bilinenler?
- Siz de kendinden emin şekilde söylenen “amacımız para kazanmak” lafını defalarca duymuşsunuzdur. Ne kötü bir amaç. Neredeyse amaçsızlık… Bir insan için oksijen neyse, kar/para kazanmak da bir şirket için aynı şeydir diyordu Corporate Rebels’tan Joost Minaar. İnsan oksijen alma amacıyla yaşamaz, daha büyük amaçlar için yaşar, şirketler de kazanç için yaşamamalı diye de devam ediyordu. Tam bu noktada da bir CEO’nun insanları, binbir türlü yöntemle motive etme çabasının arkasında firma ortaklarının karlarını maksimize etme amacının olması, onun başarı tanımının, insan maliyetini olabildiğince düşürüp, paydaşa bu yüksek kazancı sağlamak olması ne kadar doğru?
- Bir CFO’nun vergiyi düşük göstermek için türlü hokkabazlıklar peşinde koşması toplum için ne kadar faydalı?
- Risk tanımı… Liderlerin, şirketi büyütmek adına, kimi zaman bireysel zaaflara yenik düşülerek oluşturulmuş kanunların aralarından sızarak toplumu fakirleşmeye, ihtiyacından daha fazlasını tüketmeye, insanların duygularına oynayarak kıskançlık, nefret, mutsuzluk gibi olumsuz duygulara direkt ya da dolaylı olarak itiyor olmaları ne kadar doğru? İnsanlardan oluşan şirketler için asıl risk evrensel insani doğrulardan bu denli sapılmış olması değil mi?
- Yarı çıplak bir kadının etrafına toplanmış 4-5 erkeğin, yatmakta olan kadına dik dik bakıyor oldukları ünlü bir fransız giyim markasının reklamını, kadının objeleşmesi olarak görmüyor olmamız ve para kazanmak için bu vb. durumlar karşısında umarsız kabuller yaşamamız ne kadar insanca?
- Bir yöneticinin, yönettiği kişiler ile ilgili genel bir üstünlük duygusu yaşaması, bu kişi için ne kadar sağlıklı?
- Demokrasiden taviz vermemek için meydanlara çıkan, liberal ya da özgürlükçü düşünceye sahip onca yöneticinin, yönettikleri insanlarla ilgili yasama yürütme yargı güçlerinin tümünü ellerinde bulundurmaları monarşizm değil mi? Güce kavuşana kadar mı her şey… Yani bu kişiler devletin başına geçse, eleştirdikleri şey olma potansiyelleri oldukça yüksek gibi görünüyor. Yaptıklarını da insanların faydasına ve seçilmiş kişi olduklarına dayandıracaklarını düşünerek yapmaları işten bile değil. Özel hayatlarında sonuna kadar monarşizm karşıtı bu insanların günlerinin %80’inini, geçmişte mezar olması amacıyla inşa edilmiş, günümüzde mumyaların yaşadığı piramit yapılarda geçiriyor olmaları da ironik değil mi?
- Liderlik kendi türümüze yaptığımız şey ve liderlerin kendi türlerini FTE ya da kaynak olarak görüp, vakitlerinin büyük kısmını bütçe/maliyet tabloları arasında geçirmeleri ne kadar liderlik?
- Şirketlerin, insanlarının sosyal medya hesaplarına koydukları sansürler özgür düşünce ile ne kadar ilişkili?
- İnsanların yaşamlarında, genelde şirketin verdiği rol sayesinde, büyük bir etkisi olan liderlerin, facebook, instagram vb. sosyal platformlarda çalışanlar tarafından, yargılanma endişesiyle engellenmesi, takip isteklerinin bekletilmesi, benzer şekilde liderlerin de hesaplarına gelen bağlantı isteklerini kabul etmeleri durumunda, özel hayatlarındaki kırılganlığın şeffaflaşarak itibar-otorite zayıflığı ortaya çıkaracağı kaygısı ne kadar sosyal?
- Gelelim cinsiyet eşitliği konusuna. Üst yönetimde pek göremesek de, firmada çalışan kadın oranımız %X’ler Y’ler havalarda uçuşuyor. Cinsiyet eşitliği öyle kolay mesele değil, kadın için de değil, erkek için de değil. Kadın erkek fark etmeksizin çocukluğundan beri okuduğu hikayelerin, izlediği filmlerin, oynadığı bilgisayar oyunlarının sonunda evliliğin amaç, prensesin bir obje gibi ödül olarak verildiği bir dünyada bu değişim, dönüşüm oldukça zor. Topluma ve çalışanlarına sempatik görünmek için yapılan sözde cinsiyet eşitliği hareketleri yerine gerçek cinsiyet eşitliğinin topluma getireceği yaratıcılığın, yenilik ve huzur potansiyelinin ne kadar farkındalar? Dahası, insanın bilişsel dengesinin korunması için evrensel değerlerin onurlandırılmasının öneminin ne kadar farkındalar?
Evet, belki biraz popülist görünen düşünceler ancak gerçek Agile dönüşümler, yukarıda belirttiğim konularda bir arınma, sorumluluk ve risk alma paketiyle geliyor. Sadece bu kez alınan risk farklı; alınan risk, belki daha az para kazanmak ancak toplum ve liderin etkisinde olan insanlar için daha büyük değer yaratmak, daha doğru bir dünya için çabalamak. Paraya değil de, doğru değere odaklanmanın, beklenmedik şekilde üstün sonuçlar getirme olasılığının daha yüksek olduğunu da, tutkuyla iş yapma, işini sevme, bir amaç için uğraşma vb. yazılardan biliyorsunuzdur. Bunun adına Agile demek zorunda da değiliz. Ancak bunun Agile paketinin içerisinde olduğunu da unutmamalıyız.
Doğru bildiklerimizi tekrar masaya yatırmadan, topluma faydamızı tekrar gözden geçirmeden, paydaşa para kazandırma sevdamızı biraz gıdıklamadan dönüşüm ve değişimler, Agile Manifesto’nun o ilk değerinin; “bireyler ve aralarındaki etkileşimin”, hakkını vermemiş dönüşüm ve değişimler olurlar. Yani, makinenin organikleşmesini, pinokyonun doğru şeyleri yaparak gerçek çocuk olmasını sağlayamamış olurlar. Burunları uzayıp gider…
Niyetin saflığı başarının derecesini belirler ve niyeti saf hale getirmek büyük bir çaba, özveri ve daha önce alınmamış riskleri almayı gerektirir. Umarım ülkemizde pop-cult haline gelmiş olan Agile dönüşüm hareketleri bir noktada arınma ve saflaşma fazına da girebilir, liderler de daha büyük amaçlar için sorumluluk ve risk almaya başlarlar.
Not: Yazıyı içinizden beğenip, butona basmakta zorlanıyorsanız, bunu da 11. “doğru” olarak kabul edebilirsiniz.
Referanslar
Inspired by Teal Around the World Conference 2021
Frederic Laloux – Reinventing Organizations
Carlo Collodi – Pinocchio
Yorumlar